Ceza Davası Sonrası Tazminat Davası

Ceza davası açılmasını gerektiren bir olayın gerçekleşmesi nedeniyle zarar gören kimse maddi ve manevi zararının giderilmesi için hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilir. Hukuk sistemimize göre bir kimse, başka bir kişinin kusurlu ve hukuka aykırı eylemi sonucunda bir zarara uğramışsa, bu nedenle uğramış olduğu zararın giderilmesini isteyebilir. Ceza davası sonrası tazminat davasında karşı tarafın haksız fiilinden kaynaklı bir zarar meydana geldiği öne sürülerek bu zararın tazminat yoluyla giderilmesini talep edilmektedir. Yani ceza davası sonrası tazminat davasında, suçun işlendiği hukuka aykırı fiil nedeniyle mahkeme Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre tazminata hükmetmektedir. Tazminata konu olabilecek fiiller; hakaret, yaralama, öldürme, mala zarar verme gibi hallerden meydana gelebilir. Kural olarak ceza mahkemesinde verilen karar tazminat davasında hukuk hakimini bağlamaz ancak dosya açısından önemli bir delil kaynağı olabilir. Ceza davası sonrası açılan tazminat davasında hakim tarafların kusurunu ve zararı kendisi tespit eder. Suç teşkil eden bir haksız fiil neticesinde savcılığa şikayet ile beraber tazminat davası açılabileceği gibi ceza davasında karar verildikten sonra da tazminat davası açılabilir.

Bizim burada bilgi vereceğimiz konu, ceza davasında tarafların birbirine karşı haksız fiil oluşturan davranışları nedeniyle açılacak tazminat davasıdır. Ceza davasında haksız uygulanan tedbirler nedeniyle (tutuklama, gözaltı, adli kontrol vs.) tazminat talebinde bulunmak için beraat kararının kesinleşmesinden itibaren Tazminat Komisyonu Başkanlığı’na başvurulması gerekmektedir. Bu konuya dair detaylı bilgilendirme başka bir yazımızda yapılacaktır.

Haksız Fiil Kavramı

Kısaca haksız fiil, hukuka aykırı bir eylemle başka bir kişiye zarar verilmesidir. Haksız fiilden söz edebilmek için dört unsurun bulunması gerekmektedir. Bunlardan birincisi ortada haksız bir fiil bulunmalıdır. İkinci unsur olarak fiili işleyen kişi kusurlu olmalıdır. Üçüncü olarak ise kusurlu ve hukuka aykırı gerçekleşen fiil nedeniyle bir zarar meydana gelmelidir. Haksız fiilin son ve dördüncü unsuru olarak meydana gelen zararla hukuka aykırı fiil arasında nedensellik bağı bulunmalıdır.

Kusurlu ve hukuka aykırı bir şekilde zararın doğmasına sebep olan bir kimse, verdiği bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zararın maddi veya manevi olması bir şey değiştirmez. Zararın ortaya çıktığı fiil suç teşkil etmese dahi TBK hükümlerine göre haksız fiil nedeniyle tazminat sorumluluğu devam etmektedir. Eğer suç teşkil eden bir fiil varsa ve ceza davası açılarak mahkumiyet kararı verildiyse haksız fiili ispat etmek çok daha kolaylaşmaktadır.

Türk Borçlar Kanunu m. 49: “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.”

Suça konu olan bir fiil nedeniyle ceza davasında fiili işleyen kişiye adli para cezası veya hapis içeren yaptırım uygulanır. Haksız fiil nedeniyle tazminat talep etmek için hukuk mahkemesinde ayrı bir tazminat davası açılması gerekmektedir. Tazminat talepleri ceza mahkemesinde görülmez. Tarafınıza karşı bir zarar suçu işlendiyse zararın giderilmesi ceza davası açısından sanığa verilecek cezanın miktarını etkileyecektir.

Tazminat Türleri ve Tazminat Miktarının Belirlenmesi

Tazminat davasının temel amacı, zarar görenin malvarlığında meydana gelen eksilmenin bundan sorumlu olan kişi tarafından telafi edilmesidir.

Ceza davası sonucunda uğradığı zararı tazmin etmek isteyen kişi hukuk mahkemesinde açacağı tazminat davasında haksız fiilden kaynaklanan kişilik haklarının zedelenmesi nedeniyle manevi tazminat talebi ile destekten yoksun kalma tazminatı, tedavi ve cenaze giderleri, iş gücü kaybı, kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıp gibi maddi tazminat taleplerinde bulunabilir.

Hakim tazminatın miktarını ve ödenme biçimini kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Tazminatın belirlenmesinde sabit bir formül yoktur. Somut olayın özellikleri, tarafların maddi durumları, kusur durumu, olay tarihinde paranın değeri gibi faktörler tazminatın belirlenmesinde rol oynamaktadır.

Daha detaylı bilgi için: Avukata Sor

TBK m. 50 uyarınca, zarar gören haksız fiil ile zarar gördüğünü, karşı tarafın kusurunun varlığını ve miktarını ispatlaması gerekmektedir. İspat yükümlülüğü zararı gösterir somut delilleri mahkemeye sunulması suretiyle yerine getirilir. Bu nedenle tazminat için açılacak davada deliller ve ispat, tazminat miktarının belirlenmesi için önemli bir yer tutmaktadır.

Hukuka Aykırılığı Ortadan Kaldıran Nedenler

Hukuka aykırı bir fiilin hukuka uygun hale gelmesine neden olan haller bulunmaktadır. Bunlara hukuka aykırılığı ortadan kaldıran haller de denilmektedir. Hukuka uygunluk nedenlerinden birinin varlığı halinde kişi bu fiili nedeniyle sorumlu tutulamaz. Hukuka aykırılığı ortadan kaldıran haller Türk Borçlar Kanunun 63. Maddesinde düzenlenmiştir.

Hukuka aykırılığı ortadan kaldıran nedenler (Hukuka Uygunluk Nedenleri):

  • Kanunun verdiği yetkiye dayanma ve kanun hükmünü yerine getirme
  • Meşru savunma
  • Zarar görenin rızası
  • Hakkın kullanılması
  • Zorunluluk hali
  • Yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle korumasıdır.

Ceza Davası Sonrası Tazminat Davasında Zamanaşımı Süresi

Haksız fiilden doğan tazminat davalarındaki zamanaşımı süresi, Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Haksız fiilden doğan tazminat davaları, mağdurun zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıllık zamanaşımı süresinde ve her halde zarar verici fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yıllık zamanaşımı süresinde talep edilmelidir. Zamanaşımı süreleri hem maddi hem de manevi tazminat bakımından uygulanmaktadır.

TBK m. 72 hükmü gereğince tazminat davası, Türk Ceza Kanunu’nda daha uzun bir zamanaşımı süresi öngördüğü cezayı gerektiren bir haksız fiilden doğması halinde tazminat davası ceza davası zamanaşımı süresine tabi olacaktır. Yani işlenen fiil için belirlenen suç yirmi yıllık bir zamanaşımına tabi ise açılacak tazminat davası da bu süreye bağlı olarak zamanaşımına uğramaktadır. Unutmamak gerekir ki ceza davası zamanaşımı süresi, cezayı gerektiren fiillin işlenmesinden itibaren işlemeye başlar.

Ceza davası açıldıktan sonra tazminat davası için kararın kesinleşmesini bekleyip beklememek her olay için ayrıca değerlendirilmelidir. Kanun koyucu ceza davasının beklenmesi halinde mağdurun hak kaybı yaşamaması için ek bir madde koyarak zamanaşımı süresini uzatmıştır.

Türk Borçlar Kanunu m. 72: “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhalde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır. Haksız fiil dolayısıyla zarar gören bakımından bir borç doğmuşsa zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcu ifadan kaçınabilir.”

Ceza Davasının Tazminat Davasına Etkisi

Haksız bir fiil nedeniyle hem ceza kovuşturması hem de tazminat davası açılması durumunda tazminat davasına bakan hakim, kusurun varlığı, ayırt etme gücünün tespiti, zarar miktarı gibi konularda ceza mahkemesinin kararından bağımsız olarak bir değerlendirme yapmalıdır. Ceza davasında sanık hakkında beraat kararı verildiği takdirde bile gerçekleştirilen fiil hukuka aykırılık içeriyorsa tazminata hükmedilebilecektir. Bu sebeple ceza mahkemesi kararları hukuk hakimini bağlamayacaktır.

Maddi olaylar ile hukuka aykırı eylemlerin varlığını kesin bir şekilde ortaya koyan ceza mahkemesi kararı, hukuk mahkemesi bakımından kesin delil niteliği taşımaktadır. Taraflar arasındaki ceza davası tazminat davasında son derece önemli bir delildir.

Tazminat davasında hakimin ceza davasını bekletici mesele yapma zorunluluğu yoktur. Ceza davasının sonuçlanmasını beklemeden uygun bir tazminata hükmedebilir.

Türk Borçlar Kanunu m. 74: “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.”

Ceza Davasında Şikayetten Vazgeçme ve Uzlaşma Halinde Tazminat Davası Açılabilir Mi?

Şikayete bağlı suçlarda mağdurun şikayeti üzerine savcılık tarafından soruşturma başlatılır ve suçun işlendiğine ilişkin yeterli şüphe mevcutsa ceza davası açılır. Şikayete tabi suçlarda şikayetten vazgeçme halinde savcılık kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vererek soruşturmayı sona erdirir. Yine aynı şekilde şikayetten vazgeçme, kovuşturma aşamasına geçilerek ceza davası açıldığı takdirde ceza davasının düşmesine sebep olur.

Tavsiye Yazı: İhbar Tazminatı Nedir?

Uzlaştırma, tarafların tarafsız uzlaştırmacının yürüttüğü görüşmelerde karşılıklı anlaşarak ceza davasının açılmamasını sağlayan bir ceza muhakemesi kurumudur. Uzlaştırma görüşmeleri çoğu zaman soruşturma aşamasında dava açılmadan önce yapılır, bazen de şartları oluşursa mahkeme dosyayı uzlaşmaya sevk edebilir. Taraflar kovuşturma aşamasında uzlaştığı takdirde ceza davası düşer.

Ceza davası ve soruşturma sürecinde hem şikayetten vazgeçme hem de uzlaştırma nedeniyle taraflar açıkça tazminat haklarından vazgeçmediği takdirde hukuk mahkemesinde ayrıca tazminat davası açabilirler. Tarafların uzlaşması nedeniyle tazminat davası 26/7/2023 tarihinden önce açılamamaktaydı ancak Anayasa Mahkemesi’nin 2023/43 Esas, 2023/141 Karar sayılı kararı ile soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağına ilişkin CMK m.253/19’da yer alan hüküm iptal edilmiştir.

Yani kısaca ceza soruşturması ve yargılaması sırasında şikayetten vazgeçme veya uzlaşma gerçekleşse dahi tazminat davası açma hakkı olan kişi açıkça bu hakkından feragat etmedikçe hukuk mahkemesinde tazminat davası açılabilir.

Ceza Davası Sonrası Tazminat Davası Görevli Mahkeme

Ceza davasından sonra açılacak tazminat davalarında görevli mahkeme dava konusu zararın türüne göre belirlenmektedir. Şahıslar arasındaki maddi ve manevi tazminat davalarında genel görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi’dir.

Olayın gerçekleşme biçimi, zararın türü gibi durumlar göz önüne alınarak davanın doğru mahkemede açılması gerekmektedir. Aksi takdirde dava açılan mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilerek dava süreci uzar. Örneğin iş kazasının gerçekleşmesi halinde talep edilecek tazminatlar için dava iş mahkemesinde açılmalıdır. Aynı şekilde trafik kazasından kaynaklanan talepler için sigorta şirketine açılacak tazminat davasında Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir.

Ceza Davası Sonrası Tazminat Davası Yetkili Mahkeme

Yetkili mahkeme davanın nerede açılacağını ifade etmektedir. Ceza davası sonrası tazminat davası üç farklı yerde açılabilir. Kanun davacıya seçimlik yetki tanımıştır. Bunlar; davalının yerleşim yerindeki mahkeme, zarar doğuran fiilin gerçekleştiği yerdeki mahkeme, zarar görenin yerleşim yeri mahkemesidir. Kanun koyucu zaten mağdur durumda olduğunu kabul ettiği davacının bu yerlerden birinde dava açmasına olanak tanımıştır.

Tazminat Davası Kararı Kesinleşmeden İcra Edilebilir Mi?

Ceza davasından sonra haksız fiil nedeniyle açılan tazminat davalarında verilen tazminat kişilik hakkının saldırıya uğramasından kaynaklı manevi tazminat olsa bile tarafların malvarlığını ilgilendirdiği için kesinleşmeden icraya konulabilir. Cezaya davası açılmasını gerektiren haksız fiil nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında istinaf ve yargıtay sürecinin bitmesi beklenmeden (karar kesinleşmeden) icra takibi başlatılabilir.

Ceza Davası Sonrası Tazminat Davasında Arabuluculuk Zorunlu Mu?

Arabuluculuk, tarafların bir araya gelerek birbirlerini anlamalarını ve böylelikle kendilerinin çözüm üretmesi için uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız bir üçüncü kişi olan arabulucunun sistematik teknikler uygulanarak ihtiyari olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Hukukumuzda bazı davaların açılması için arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiştir. Ceza davası sonrası açılacak tazminat davalarında arabuluculuk kurumuna başvurmak zorunlu değildir. Tazminat davasının ticaret hukuku, tüketici hukuku, iş hukuku hükümlerine göre asliye hukuk mahkemesinden başka bir mahkemede açılması halinde arabuluculuğa başvurmak gerekebilir.