Skip links
bursa cinsel suçlar avukatı

Cinsel Saldırı Suçu ve Cezası

Cinsel Saldırı Suçu

Cinsel saldırı suçu, başlıklı bu yazımızda Tck 102/1 cezası, basit cinsel saldırının cezası, nitelikli cinsel saldırıda yargıtay kararları, basit cinsel saldırıda delil yetersizliği, cinsel saldırıya teşebbüs, nitelikli cinsel saldırıda beraat, basit cinsel saldırının ispatı gibi konulara değinmeye çalışacağız. Bu suç TCK’nın “kişilere karşı işlenen suçlar” içerisinde ve “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” başlığı altında düzenlenmiştir. Korunan hukuki yarar “cinsel özgürlüktür” ve cinsel içerikli bir eylemin, cinsel saldırı suçunu oluşturması için mutlaka mağdurun vücuduna bir temas gereklidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 102 ve 103 üncü maddelerinde tanımlanan suçların temel şekli ile 105 inci maddesinde tanımlanan cinsel taciz suçu arasındaki ayrım ölçütü, fiziksel temastır.

Cinsel Saldırı Suçunun Cezası Nedir?

Cinsel saldırı suçunun cezası5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na göre, cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması halinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir. Fiilin vücuda organ ya da sair cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.

Cinsel Saldırı Suçunun Nitelikli Halleri Nelerdir?

Cinsel saldırı suçunun nitelikli halleri TCK md. 105/2’de tek tek sayılmıştır. Bu maddeye göre cinsel saldırı suçunun;

-Beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan  kişiye karşı,

-Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,

-Üçüncü derece dahil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey anne, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,

-Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,

-İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.

Cinsel Saldırı Suçunun Faili Kimler Olabilir?

Cinsel saldırı suçunun faili erkekler olabileceği gibi kadınlar da olabilir. Cinsel saldırı suçu ayrı cinsler tarafından işlenebileceği gibi, aynı cinsler tarafından da işlenebilir. Cinsel saldırı suçunun nitelikli halini eşler de birbirine karşı işleyebilir. (Türk Medeni Kanunu’na göre resmi nikah olmadan bir arada yaşama, eş kavramı içinde değerlendirilemez.) Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır

Cinsel Saldırı Suçunda Mağdurun Yaşının Etkisi

Cinsel saldırı suçunun mağduru ancak 18 yaşını tamamlamış kişiler olabilir.  Mağdur 18 yaşını tamamlamamışsa, çocukların cinsel istismarı suçu oluşmuş olur.  Bu suç ise TCK md 103’te ayrıca düzenlenmiştir.  Kanuna göre, fiilin işlendiği tarihte 15 yaşını doldurmamış bir kişinin cinsel nitelikli fiillere hukuken geçerli bir rıza göstermesi mümkün değildir.

Bu yaştaki çocuklara yönelik işlenen cinsel nitelikli bedensel temaslar “çocukların cinsel istismarı” (TCK m. 103)  kapsamında değerlendirilecektir.  15 yaşını doldurmuş fakat 18 yaşını doldurmamış bir çocukla ve onun rızasıyla gerçekleştirilen cinsel ilişki ise TCK md 104’ te “Reşit Olmayanla Cinsel İlişki” suçu olarak düzenlenmiştir.  İlgili madde gereğince “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”

Cinsel Saldırı Suçunda İspat ve Mağdur Beyanının Hükme Etkisi

Cinsel saldırı suçuna ilişkin genel tartışma noktalarından biri ise mağdurun beyanının durumudur.  Somut olaya ilişkin başkaca delil elde edilemediği durumlarda beyan çok önem kazanmakla birlikte, kural olarak tek başına mahkumiyet kararı verilmesi için yeterli değildir. Cinsel saldırı suçu doğası gereği ise karar makamının elinde sadece mağdurun ve sanığın beyanının bulunduğu, başkaca delil elde edilemeyen durumlara sıkça rastlanmaktadır.

Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ispat açısından çeşitli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Suçun kanıtına ilişkin;  genelde iki kişi arasında geçmesi, tanık, ses ve görüntü kaydı gibi delil imkanlarının bulunmasının zor olması, delil olsa dahi mağdurun utanç yahut korkudan süresinde şikayet edememesi, mağdurun içinde bulunduğu psikoloji nedeniyle yıkanmak isteyip delili yok etmesi ya da ilaç-silah gibi etkenler altında olduğu için delil bırakılmaması gibi çokça sorun yaşanmaktadır.

Karar mercii için çoğunlukla beyan delili belirleyici olmak durumundadır.  Bu noktada ise Yargıtay’ın ispata yaklaşımı genel olarak; mağdurun sanığı tanıyıp tanımadığı, aralarında daha öncesine dayanan bir husumet olup olmadığı, mağdurun şikayetini dile getirme süresi, mağdurun beyanında hayatın olağan akışına aykırı ya da çelişkili ifadelerin bulunup bulunmadığı, mağdurun direnme/yardım isteme imkanı olan hallerde bu imkanı kullanıp kullanmadığı gibi başlıklar altında toplamıştır.

Yargıtay’ın istikrarlı uygulamasına göre; suçun delili yoksa, mağdur kendisine  yönelik eylemin gerçekleştirildiğini iddia ediyorsa, iftira etmesi için bir neden bulunmayan mağdurun tüm aşamalardaki samimiyetinden şüpheye düşürecek bir tutarsızlık görülmeyen anlatımları mevcut ise, bu beyana itibar edilmesi gerekir. Ancak cinsel suçlarda mağdur beyanının, verilecek olan hükme etkisi her dosya üzerinde farklı değerlendirilmektedir. Dosyadaki delil durumuna göre mağdurun beyanına öncelik verildiği gibi mağdur beyanının aksine  kararlar da mevcuttur.

Cinsel Saldırı Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?

Uzlaşma kapsamında olan suçlar, Ceza Muhakemesi Kanunu md. 253 vd. tahdidi olarak sayılmıştır. Cinsel saldırı suçu, bu maddede yer alan suçlar arasında sayılmamıştır, uzlaşmaya tabi değildir. Cinsel suçlar uzlaşmaya tabi suçlar kapsamında değildir. Bu suçların basit cinsel saldırı veya nitelikli cinsel saldırı suçu olması farketmeksizin cinsel suçlar açısından uzlaşma hükümleri uygulanmaz.

Cinsel Saldırı Suçu Nedeniyle Avukat Tutmam Gerekir Mi ?

Ceza davalarında avukat tutma zorunluluğu yoktur. Ancak kişinin hak ve özgürlüklerinin kısıtlayıcı bir yaptırım ile sonuçlanabileceği için ceza davalarında avukat tutmak önemli bir avantaj elde edilmesini sağlar. Öte yandan cezası 5 yıldan fazla olabilecek sanık/şüpheli ve 18 yaşından küçük kimseler için avukat tutmak zorunludur. Böyle durumlarda devlet tarafından kişilere zorunlu müdafii ataması yapılır. Ceza davalarında sanığı ya da şüpheliyi savunan avukata müdafii denir.

İyi bir ceza avukatı ceza hukuku alanında yetkin olmalıdır. Ceza davasını yakından takip etmeli, süreci iyi analiz etmelidir. Elde etmiş olduğu analizler sonucunda da en doğru adımları atmalıdır. İyi bir ceza avukatı karşı tarafın hamlelerini önceden kestirmeli ve savunmasını bu yönde geliştirmelidir. Ceza avukatı kanun ve yasalara hâkim olmalı, yasalardaki yeni değişiklikleri yakından takip etmelidir. Ceza hukuku alanında deneyimli Bursa ceza avukatı arayışında iseniz Av.Erdem Özkan ile iletişime geçebilirsiniz.