Menfi Tespit Davası

Hukukumuzda tespit davaları konusu gereği bir hak ya da hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığını teşkil etmektedir. Bir hakkın ya da hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya, menfi tespit davası denir. Davacı (borçlu olduğu iddia edilen kişi), farklı değişik sebeplerle borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davasını açabilir. Bu sebepler, icra hukukuna dayalı sebepler olmayıp maddi hukuka ilişkindir.

Borçlu olduğu iddia edilen kişi tarafından menfi tespit davası açıldığı ve kazanıldığı takdirde o borç için aleyhine dava açılamayacak ve icra takibi yapılamayacaktır. Menfi tespit davası açıldığında borçlunun belli şartları sağlamak kaydıyla (teminat vs.) kendisi aleyhine yapılan icra takibini durdurma imkanı bulunmaktadır. Davada haksız çıkan taraf aleyhine mahkeme ayrıca tazminata hükmeder.

Menfi Tespit Davası Nedir?

Borçlunun icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığının tespiti için açılan davaya menfi tespit davası denilmektedir. Menfi tespit davası ile borçlunun maddi hukuk bakımından borçlu olmadığı genel mahkemelerce tespit edilmekte ve neticesinde de kesin hüküm elde edilmektedir. Menfi tespit davası borçlu olan kişiye henüz takip sonuçlanmadan önce maddi hukuk açısından kendisini savunma imkânı vermektedir. İcra İflas Kanunu madde 72. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 106. Maddesi’ndeki hükümler menfi tespit davası için uygulanır.

HMK Madde 106 (Tespit Davası)

“Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.

(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.

(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.”

İİK Madde 72 (Menfi Tespit ve İstirdat Davaları)

“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.

(2) İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

(3) İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde on beşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.

(4) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.

(5) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir… ”

Kanun metinlerinden anlaşıldığı üzere Menfi Tespit Davası açılması için;

  • Davacının (Borçlu) güncel bir hukuki yararının bulunması,
  • Davalının (Alacaklı), icra takibi başlatması veyahut icra takibi başlatacağına ilişkin bir hukuki ilişkinin varlığını iddia etmesi,
  • Dava konusu borç için genel mahkemelerde açılmış İtirazın İptali veya Alacak Davası olmaması,
  • İcra takibi yapıldıysa borcun ödenmemiş olması gerekmektedir.

İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davası

Borçlu, kendisini ödemek zorunda olmadığı bir borç ile tehdit eden kimseye (alacaklıya) karşı, böyle bir borcu olmadığının önceden tespiti için (daha ortada henüz başlatılmış bir icra takibi yokken) bir menfi tespit davası açabilir. Fakat bunun için borçlunun borçlu olmadığının tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davalarında % 15’ten az olmamak üzere gösterilecek teminat ile hâkim takibin durmasına karar verebilir. Şartlar sağlandığında menfi tespit davası ile borçlu, ödemesi gereken herhangi bir borç olmadığının tespit edilmesini mahkeme kararıyla hüküm altına alınmasını sağlayabilir.

İcra Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası

Borçlu olduğu iddia edilen kişi, borç nedeniyle hakkında başlatılan icra takibinden sonra da menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasından farklı olarak borçlu aleyhine icra takibi başlatıldıktan sonra (icra takibi devam ederken) borçlunun menfi tespit davası açması, icra takibini durdurmaz. Borçlunun açacağı menfi tespit davası icra takibini (kendiliğinden) durdurmayacağından, bir taraftan menfi tespit yargılaması devam ederken diğer taraftan da icra takibi işleyişine devam edecek ve haciz, satış gibi takip işlemleri yapılabilecektir. Menfi tespit davasına bakan mahkeme, icra takibinin durdurulmasına ilişkin herhangi bir tedbir kararı veremez yalnızca takip sonucunda icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi için teminat karşılığında tedbir kararı verilebilir.

Menfi Tespit Davasında Yargılama ve İspat Yükü

Menfi tespit davası genel mahkemelerde açılan ve genel hükümlere tabi olan bir dava türüdür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ndaki usul hükümleri ile borçlu tarafından alacaklıya karşı dava açılır. Açılan bu menfi tespit davası genel hükümlere göre görüleceğinden tanık, bilirkişi, keşif, yemin gibi delillerden mahkemede faydalanılabilecektir. Ancak alacağın senede dayanması halinde senede karşı senetle ispat kuralı geçerli olup bu tür davalarda istisnai haller dışında tanık dinlenilmesi mümkün değildir.

“İcra hukukundaki menfi tespit davası (İİK m. 72), gerek maddi gerekse usul hukuku bakımından genel hükümlere tabi bir davadır. Bu nedenle menfi tespit davasındaki yargılama usulü, genel hükümlere (HMK hükümlerine) tabidir. Menfi tespit davası, konusu belli bir değerle ilgili bulunduğundan, borçlunun borçlu olmadığını iddia ettiği miktar üzerinden nispi harç alının temyizi (istinaf) tamamen genel hükümlere tabidir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu T. 14.10.2009, E. 2009/18-364, K. 2009/428 sayılı kararı

İspat yükü kural olarak ileri sürülen bir vakıadan lehine menfaat elde etmek isteyen tarafa aittir. Menfi tespit davasında ispat külfeti, prensip olarak davacı durumundaki borçluya düşer. Ancak bu durum mutlak olmayıp davadaki iddiaların durumuna göre ispat yükü taraflar arasında yer değiştirebilir. İspat yükü davacı üzerinde olduğu durumlarda borçlu olunmadığının ispat edilmesi gerekmektedir.

Menfi Tespit Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Menfi Tespit Davasında görevli mahkeme takibe konu alacağın kaynağı ve niteliğine göre hmk hükümleri de uygulanarak maddi hukuka göre belirlenecektir. Alacağın kaynağına göre görevli mahkeme; Asliye Hukuk Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi, Tüketici Mahkemesi, İş Mahkemesi, Sulh Hukuk Mahkemesi olabilir.

Takipten önce açılan menfi tespit davasına ilişkin İİK’da herhangi bir yetki kuralı düzenlenmediğinden, genel hükümlere göre yetkinin belirlenmesi gerekir. Yani icra takibinden önce açılan menfi tespit davasında yetki, yetki kurallarına ilişkin olan HMK m. 5 vd. maddelere göre belirlenecektir. İcra takibinden önce açılacak icra takibinde yetkili mahkeme, genel yetkili mahkeme olan davalının (alacaklının) dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir.

İcra takibi yapıldıktan sonra açılacak menfi tespit davasında yetki için genel hükümlere ek olarak İİK m. 72/8 gereğince menfi tespit davasında yetki kuralı hakkında iki özel yetki kuralı (İİK m. 72/8) uygulama alanı bulmaktadır. Buna göre icra takibi yapıldıktan sonra açılan menfi tespit davası; takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir.

Alacaklı birden fazla ise, menfi tespit davası davalılardan birisinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Kanun gereği davalılar bakımından ortak yetkili mahkeme belirtilmişse, menfi tespit davası ortak yetkili yerde açılmalıdır.

Yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından mahkemece veyahut icra dairesince yetki hususu resen dikkate alınmaz.

Menfi Tespit Davalarında Teminat

İcra takibinden önce açılan davalar ile icra takibi yapıldıktan sonra açılan davalar bakımından teminatın işlev ve usulleri farklılık göstermektedir.

İcra Takibinden Önce Açılan Menfi Tespit Davası’nda Teminat

İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasında İcra İflas Kanunu’nun 72/2 maddesi uyarınca borçlu, alacağın %15’i tutarında teminat yatırarak daha sonra açılacak icra takibinin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulmasını ihtiyati tedbir kararı ile sağlayabilir. İhtiyati tedbir kararı alındıktan sonra alacaklı icra takibi açabilir ancak takip duracağı için borçlu (davacı) aleyhine haciz işlemlerini yürütemez.

İcra Takibinden Sonra Açılan Menfi Tespit Davası’nda Teminat

İcra takibinden sonra açılan Menfi Tespit Davası’nda ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde %15’inden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası için mahkemeler alacağın tamamına ait tutar ile beraber %15 teminat yatırılmasını isteyebilmektedir.

Menfi Tespit Davası’nın İstirdat Davasına Dönüşmesi

Menfi tespit davasının yargılaması devam ederken ihtiyati tedbir kararının verilmemiş olması sebebiyle, icra takibine devam edilmiş ve takip konusu borç alacaklıya ödenmişse menfi tespit davasına artık istirdat davası olarak devam edilir. Yani menfi tespit davası sonuçlanmadan önce borcun alacaklıya ödenmesiyle, menfi tespit davası kendiliğinden istirdat davasına dönüşür. İstirdat davasına dair ayrıntılı bilgi için istirdat davası nedir başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Menfi Tespit Davası’nın Sonuçları

Dava alacaklı lehine sonuçlanırsa; davada alınan ihtiyati tedbir kararı kalkar. Alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış olmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan karşılar. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Mahkemece takdir edilen zarar, icra takibine konu alacağın %20’sinden az olamaz.

Menfi tespit davası borçlu lehine sonuçlanırsa; borçlu hakkında başlatılan icra takibi durur. Mahkeme kararının kesinleşmesiyle birlikte, mahkeme kararının muhteviyatına göre ve ayrıca hüküm verilmesine gerek kalmadan icra kısmen ya da tamamen eski hale iade edilir. Borçlu hakkında başlatılan ve borçlunun menfi tespit davası açmasına neden olan icra takibinin kötü niyetli ve haksız olduğu anlaşıldığı takdirde, borçlunun dava nedeniyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir. Mahkemece takdir edilen zarar, icra takibine konu edilen alacağın %20’sinden az olamaz.

Menfi Tespit Davası Yargıtay Kararları

“Menfi tespit davasının borçlu lehine sonuçlanması durumunda, icra takibinin durması için, davanın kabulü kararının kesinleşmiş olması gerekli değildir. Mahkemenin davanın kabulüne karar vermesi ile icra takibi derhal durur.” Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin, T. 24.11.2015, E. 2015/28175, K. 2015/29238 sayılı kararı

“Somut olayda davalının icra takibine girişmekte kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından, davacı lehine % 40 (şimdi %20) tazminata hükmedilmesi isabetli değildir.” Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, T. 02.11.2000, E. 4679/7362 sayılı kararı

“Menfi tespit davası icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde de açılabilecek olup bu kural kamu düzeni ile ilgili olmadığından, davacının bu mahkemelerden birinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır.” Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin, T. 01.02.2005, E. 2004/6613, K. 416 sayılı kararı

“İcra hukukundaki menfi tespit davası (İİK m. 72), gerek maddi gerekse usul hukuku bakımından genel hükümlere tabi bir davadır. Bu nedenle menfi tespit davasındaki yargılama usulü, genel hükümlere (HMK hükümlerine) tabidir. Menfi tespit davası, konusu belli bir değerle ilgili bulunduğundan, borçlunun borçlu olmadığını iddia ettiği miktar üzerinden nispi harç alının temyizi (istinaf) tamamen genel hükümlere tabidir.” Yargıtay HGK, T. 14.10.2009, E. 2009/18-364, K. 2009/428 sayılı kararı