Çocukların Cinsel İstismarı Suçu

Cinsel istismar suçu,  Türk Ceza Kanunu’nun “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” bölümünde yer alan çocukların cinsel istismarı suçu, cinsel saldırı suçunun devamı olarak düzenlenmiş bir suçtur.

Çocukların cinsel istismarı suçu Türk Ceza Kanunu’nun 103. Maddesinde düzenlenmiştir.  Buna göre;

Madde 103- (Değişik: 18/6/2014-6545/59 md.)

(1) (Yeniden düzenlenen birinci ve ikinci cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 24/11/2016-6763/13 md.) Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza, istismar durumunda on yıldan, sarkıntılık durumunda beş yıldan az olamaz. Sarkıntılık düzeyinde kalmış suçun failinin çocuk olması hâlinde soruşturma ve kovuşturma yapılması mağdurun, velisinin veya vasisinin şikâyetine bağlıdır. Cinsel istismar deyiminden;

a)On beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

b)Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, anlaşılır.

(2) (Yeniden düzenleme: 24/11/2016-6763/13 md.) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on altı yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Mağdurun on iki yaşını tamamlamamış olması hâlinde verilecek ceza on sekiz yıldan az olamaz.

(3) Suçun;

a) Birden fazla kişi tarafından birlikte,

b) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,

c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş veya evlat edinen tarafından,

d) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,

e) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle, işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.

(6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçunun Cezası

Henüz 18 yaşını doldurmamış kişi Türk Ceza Kanunu’na göre çocuk olarak kabul edilmektedir. Kanun 18 yaşını doldurmayan kişiler için cinsel yaşamları üzerinde tam bir hakimiyet oluşturma yetkisi vermemiştir. 18 yaşından küçük kişilere karşı rızası olsa dahi cinsel içerikli davranış gerçekleştirmiş kimseler yine de cezalandırılacaktır. Çocuklar üzerinde tüm cinsel davranışlar kanunen yasaklanmıştır.

Çocukların cinsel istismarı suçu, cinsel davranışa rıza gösteremeyecek nitelikte bulunan çocuklara yönelik gerçekleştirilen cinsel davranışları cezalandırmayı amaçlamıştır.

Türk Ceza Kanunu çocukların cinsel istismarı ve sarkıntılık suçlarında 12 yaşından büyükler ve küçük olanlar arasında ayrım yapmış her iki suç yönünden de mağdur çocuğun 12 yaşından küçük olması daha fazla cezalandırma nedeni sayılmıştır.

Çocukların Basit Cinsel İstismarı Suçu ve Cezası

Kanuna göre çocuk sayılan kişinin bedeni üzerinde gerçekleşen ve cinsel ilişki boyutuna varmayan davranışlar ile suçun basit hali işlenmektedir. Basit cinsel istismar suçunda mağdurun vücuduna temas şarttır. Sanığın mağdura karşı temas olmaksızın cinsel anlamda söz ve davranışlarda bulunması cinsel taciz suçu kapsamına girmektedir. Basit cinsel istismar suçunun cezasını kanun sekiz yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile belirlemiştir.

Suçun temel şeklinin cezası 8 ile 15 arası yıl hapis olarak belirlenmiştir. Mağdurun 12 yaşından küçük olması halinde sanığa verilecek cezanın alt sınırı 10 yıldan aşağı olamaz.

Basit cinsel istismar suçunun sarkıntılık halinde kalması halinde sanığa üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Sarkıntılık halinde mağdur 12 yaşından küçükse cezanın alt sınırı 5 yıldan az olamaz.

Basit cinsel istismar suçu şikayete bağlı değildir, mağdur veya velisi şikayetten vazgeçse dahi kamu davası olarak yargılama devam eder. Sarkıntılık düzeyinde kalan davranışlarda çocuğun velisinin şikayeti aranmaktadır.

Cinsel İstismar Suçunda Sarkıntılık

Bedensel temas içeren ve belirli bir yoğunluğa ulaşmamış, ani ve kesik hareketlerin mağdura karşı cinsel amaçla işlendiği takdirde sarkıntılık suçunu oluşturmaktadır. Örnek olarak birine cinsel amaçla sarılıp okşamak cinsel istismar suçunu oluşturacakken, sanığın mağdurun vücuduna kısa süreli anlık dokunması suçun sarkıntılık düzeyinde kaldığını göstermektedir. Mahkeme sanığın fiillerinin sarkıntılık düzeyinde kalıp kalmadığını önüne gelen her olayda ayrı şekilde değerlendirme yaparak inceler.

Nitelikli Cinsel İstismar Suçu veya Tecavüz Suçunun Unsurları

Ceza Kanunun 103. maddesinin ikinci fıkrasında cinsel istismar suçunun vücuda organ veya sair bir cisim sokma yoluyla gerçekleştirilmesi bu suçun nitelikli hali olarak belirlenmiştir. Halk arasında tecavüz suçu olarak da bilinmektedir. Nitelikli cinsel istismar suçunun mevcut olması için mağdurun vücuduna vajinal, oral, anal yoldan bir cismin sokulması gerekmektedir. Bu cisim sanığın vücut uzvu olabileceği gibi bağımsız yapay bir nesne de olabilir. Vücudun saydığımız bölümlerine organ veya cismin girmesi nitelikli cinsel istismar suçu için yeterlidir. Organ veya cismin ne kadar girdiği önemli değildir. Gerçekleştirilen davranışın cinsel arzuların tatmini amacına yönelik olması aranmamıştır

Nitelikli Cinsel İstismar Suçunda Cezanın Ağırlaştırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller

Cinsel istismar suçunda cezanın ağırlaştırılmasını gerektiren nitelikli haller bulunmaktadır. Bunlar;

-Cinsel istismar suçunun birden fazla kimse tarafından birlikte işlenmesi

-Cinsel istismar suçunun insanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi

-Cinsel istismar suçunun çocukla aralarında akrabalık ilişkisi bulunan kimseler tarafından işlenmesi

-Cinsel istismar suçunun vasi, eğitici, öğretici, bakıcı koruyucu, aile, sağlık hizmeti veren veya koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından işlenmesi

-Cinsel istismar suçunun kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi

-Cinsel istismar suçunun birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir ve tehditle ya da (b) bendindeki çocuklara karşı silah kullanmak suretiyle işlenmesidir.

Bu durumlarda sanığa verilecek ceza yarı oranında arttırılmaktadır.

Suç neticesinde kasten ağır bir yaralama ya da mağdurun bitkisel hayata girmesi gibi bir durum söz konusu ise TCK madde 103/5’e göre suçu işleyen kişi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilir. Mağdurun suçtan dolayı ölmesi durumunda da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası uygulanır.

Cinsel İstismar Suçunda Görevli Mahkeme Neresidir?

Sarkıntılık suçu haricinde TCK md.103’de yer alan tüm cinsel istismar suçları ile ilgili görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir.

Cinsel istismar suçu sarkıntılık boyutunda ise görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

Cinsel istismar suçunu işlediği düşünülen kişi 18 yaşından küçük yani çocuk ise özel yetkili çocuk ağır ceza mahkemeleri ve çocuk mahkemeleri görevli olur.

Cinsel Taciz Suçunun Cinsel İstismar Suçundan Farkı Nedir?

Halk arasında bilindiğinin aksine Türk Ceza Kanunu’na göre cinsel taciz suçunda fail ile mağdur arasında bedensel temas olmadan cinsel amaçla sözlü veya çeşitli hareketlerde bulunulduğunda cinsel taciz suçu gerçekleşmektedir.  Cinsel taciz suçu aynı ortamda bulunan kişiler tarafından işlenebileceği gibi internet ve sosyal medya yolu ile de işlenebilir.

Cinsel istismar suçunda ise bedensel temas şarttır. Mağdurun 18 yaşından küçük olması durumunda yukarıda anlattığımız şekillerde işlenmesi halinde cinsel istismar suçu gerçekleşir. Cinsel suçun mağduru 18 yaşından büyükse cinsel saldırı suçundan bahsedilecektir.

Cinsel İstismar Suçunda Mağdurun Yaşında Hata-Yanılma

Fail cinsel ilişkide bulunduğu mağdurun 18 yaşından küçük olduğunu bilmiyorsa veya bilebilecek durumu yoksa sanığın TCK 30. maddesinde bulunan hata hükümleri gereğince ceza almaması söz konusudur. Zira ceza yargılamasında işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz. Sanığın mağdurun yaşı konusunda kaçınılmaz hataya düşerek yanılması, cinsel istismar suçunun kasten işlenmesini engeller. Cinsel istismar suçunun taksirli hali kanunda düzenlenmemiştir. Mağdur suçtan dolayı şikayetçi olmadıysa ve rızayla cinsel ilişkiye girdiğini mahkeme huzurunda söylerse suç taksirle işlendiği takdirde cezalandırılabilen bir suç olmadığından sanık hakkında beraat kararı verilebilecektir. Mahkeme yargılama sırasında mağdurun fiziksel özelliklerini, beyanlarını, olayın gerçekleşme biçimini inceler. Hata durumunun savunma sırasında sanık veya avukatı tarafından mahkemeye belirtilmesi gerekmektedir.

Cinsel İstismar Suçu Uzlaşmaya Tabi Midir?

Çocukların cinsel istismarı suçu uzlaştırma kapsamında değildir. Bu suç nedeniyle uzlaştırma hükümleri uygulanmaz. Mağdur ve ailesi şikayetten vazgeçse bile re’sen soruşturulur ve kamu davası olarak yargılamaya devam edilir.

Çocukların Cinsel İstismarı Suçu ve Tutukluluk

Çocukların cinsel istismarı suçu CMK’daki katalog suçlar arasında yer alır. Bir suçun katalog suçlar listesinde yer alması, o suç bakımından diğer suçlara göre daha kolay tutuklama veya adli kontrol tedbirine başvurulmasını sağlar.

Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilen dosyada işlendiği düşünülen suç katalog suçlar arasında yer alıyorsa, şüpheli veya sanığın kaçma şüphesi veya delilleri karartma ihtimali olup olmadığını değerlendirmeye gerek olmadan tutuklama kararı verebilecektir. Çocukların Cinsel İstismarı suçu katalog suçlar arasında sayıldığından hakim tarafından sanık veya şüphelinin tutuklanmasına karar verilebilmektedir. İlk aşamada iyi bir savunma olmadan kişi tutuklandıysa dosyanın mevcut durumu ve mağdurun olay anlatımı avukatınız tarafından dikkatli şekilde değerlendirildiği takdirde, mahkemede iyi bir savunma yapılarak cinsel istismar suçunda sanık hakkında duruşma sırasında tahliye kararı verilebilir.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Adli Para Cezasına Çevrilebilir Mi?

Çocuğun cinsel istismarı suçu nedeniyle yapılan yargılama sonucunda sanığa hapis cezası verilmişse, bu hapis cezası adli para cezasına çevrilmez. Sanığa verilebilecek ceza yalnızca hapis cezasıdır.

Çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda verilen ceza nedeniyle erteleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi hükümlerin uygulanması mümkün değildir.

Cinsel İstismar Suçu ve Rızayla Cinsel İlişki

Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fail mağdurdan üç yaştan daha büyük ise, şikayet koşulu aranmaksızın, cezası iki kat artırılır. 15 yaşını bitirmiş çocuğun rızası bulunuyorsa TCK’da Reşit Olmayanla Cinsel İlişki suçu olarak geçen bu suç ile cinsel istismar suçu açısından fark mağdurun rızasıdır. Mağdurla rızasıyla birlikte olan kişi yalnızca bu hükümler nedeniyle ceza alma tehlikesi altında kalır. Reşit olmayanla cinsel ilişki suçunda şikayet hakkını mağdur ve mağdurun velisi kullanabilir.

Çocuğun Cinsel İstismarı Suçu Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin E. 2021/8236 K. 2024/5158 T. 28.5.2024 sayılı kararı

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305. maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260/1. maddesi gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310. maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ- OLAY VE OLGULAR

1. Sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği iddiası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103/1-b, 4, 6, 109/1, 3f, 5 maddeleri uyarınca açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, Rize Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile sanık hakkında çocuğun cinsel istismarı suçuna teşebbüs suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği sonrası 5237 sayılı Kanun’un 103/1-1, 35/1-2, 62/1 maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109/1,3f,5,62/1 maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık Müdafiinin Temyiz İsteği

Özetle, mağdurenin çelişkili beyanlarda bulunduğuna, komşuluk ilişkilerinin iyi olduğuna, iddiaların komplo olduğuna, sanık hakkında beraat kararları verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE

A. Çocuğun Cinsel İstismarı Suçundan Verilen Hüküm Yönünden

Sanık hakkında kurulan hükümde, olay günü sanığın, mağdurenin evine girerek kolundan tutup yatağa çekmesi şeklindeki eylemin 5237 sayılı Kanun’un 103/1-1. cümlesinde yer alan çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu gözetilerek hüküm kurulması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Verilen Hüküm Yönünden

Çocuğun cinsel istismarı suçunun işlendiği sırada ve eylemle sınırlı süre ile mağdurenin iradesiyle hareket etme imkanının ortadan kaldırılmasının kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturmayacağı ve kişinin vücudunun suçun konusu olması sebebiyle mağdurenin hareket etme özgürlüğü ortadan kaldırılmadan bu suçun işlenemeyeceği gözetildiğinde sanığın kanuni unsurları itibarıyla oluşmayan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

C. Tebliğnamede onama isteyen görüşlere gerekçeye istinaden iştirak edilmemiştir.

IV. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Rize Ağır Ceza Mahkemesinin kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden sanığın cezai miktar itibari ile kazanılmış hakkı saklı kalmak üzere hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321. ve 326/son maddeleri gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.05.2024 tarihinde karar verildi.

  • Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin E. 2023/13475 K. 2024/959 T. 7.2.2024 sayılı kararı

Suç tarihinde on üç yaşında olan mağdurenin velayetinin 07.10.2010 tarihinde kesinleşen İzmir 12. Aile Mahkemesinin kararı ile annesi …’ye verildiği, …’nin velayet hakkına bağlı olarak münhasıran kanuni temsilci sıfatıyla şikayetçi olup davaya katılabileceği, sanık ile arasında herhangi bir menfaat çatışması bulunmayan …’nin sanık hakkında şikayetçi olmadığı, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince mağdureyi davada temsil etmesi için temsil kayyımı tayin ettirildiği, temsil kayyımının mağdureyi temsil sıfatı bulunmadığından davaya katılma ve hükümleri temyize hakkı bulunmadığı gibi Mahkemece verilen katılma kararının da bu hakkı kendisine vermeyeceği anlaşılmakla, vaki temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

Sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen karara karşı temyiz istemi yönünden, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmıştır.

Sanık ile müdafiinin temyiz istemleri yönünden, sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ – OLAY VE OLGULAR

1. Sanık hakkında çocuğun nitelikli cinsel istismarı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlediği iddiası ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası; 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 19.04.2023 tarihli ve 2022/500 Esas, 2023/81 Karar sayılı kararı ile mevcut delillerin değerlendirilmesi ile çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 16 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına dair verilen kısmen re’sen de istinafa tabi kararın mağdure vekili, katılan temsil kayyımı ve sanık müdafii tarafından istinaf edilmesi üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin kararı ile istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca katılan temsil kayyımının temyiz isteminin esastan incelenmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık ile Müdafiinin Temyiz İstemi

Sanığın mağdurenin yaşının küçük olduğunu bilmediğine, mağdurenin şikayetçi olmadığına, yönlendirme üzerine korkarak ifade verdiğine, mağdurenin kendisini on sekiz yaşında tanıttığını ve bu durumun hem kendi ifadesi hem de sanığın savunması ile doğrulandığına, çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçu bakımından hata hükümlerinin uygulanabileceğine, hükümlerin bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. GEREKÇE

A. Katılan Temsil Kayyımının Temyiz İstemi Yönünden

1. Suç tarihinde on üç yaşında olan mağdurenin velayetinin 07.10.2010 tarihinde kesinleşen İzmir 12. Aile Mahkemesinin kararı ile annesi …’ye verildiği, …’nin velayet hakkına bağlı olarak münhasıran kanuni temsilci sıfatıyla şikayetçi olup davaya katılabileceği, sanık ile arasında herhangi bir

menfaat çatışması bulunmayan …’nin sanık hakkında şikayetçi olmadığı, buna rağmen İlk Derece Mahkemesince mağdureyi davada temsil etmesi için temsil kayyımı tayin ettirildiği, temsil kayyımının mağdureyi temsil sıfatı bulunmadığından davaya katılma ve hükümleri temyize hakkı bulunmadığı gibi Mahkemece verilen katılma kararının da bu hakkı kendisine vermeyeceği anlaşılmakla vaki temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

2. Temyiz ret sebebine göre Tebliğname’de yer alan düşünceye iştirak edilmemiştir.

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanığın temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

C. Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

1.Sanığın aşamalardaki mağdurenin yaşını on sekiz olarak söylediğine dair savunması, savunmayı destekler nitelikteki mağdure beyanı ve tüm dosya içeriği nazara alındığında; olayda 5237 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesinde düzenlenen hata hükümlerinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılmasından sonra karar verilmesi gerekirken eksik gerekçe ile yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 230 uncu maddesine muhalefet edilmesi karşısında, söz konusu hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulü yerine yazılı şekilde esastan reddine karar verilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.

2. Bozma sebebine göre Tebliğname’de onama isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.

IV. KARAR

A. Katılan Temsil Kayyımının Temyiz İstemi ile Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hükme Yönelik Sanığın Temyiz İstemi Yönünden

Gerekçenin (A) ve (B) bölümlerinde açıklanan nedenlerle katılan temsil kayyımının temyiz istemi ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükme yönelik sanığın temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye kısmen aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

B. Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

Gerekçenin (C) bölümünde açıklanan nedenlerle sanık ile müdafiinin temyiz istemleri yerinde görüldüğünden İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesinin, 12.06.2023 tarihli ve 2023/979 Esas, 2023/1321 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilamının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.02.2024 tarihinde karar verildi.

  • Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin E. 2021/5110 K. 2023/6994 T. 1.11.2023 sayılı kararı

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.10.2013 tarihli ve 2013/2027 numaralı iddianamesi ile sanığın beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 103 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkraları ile 43 üncü maddesi;

kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, aynı Kanun’un 109 uncu maddesinin birinci ve beşinci fıkraları ile 43 üncü maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

2. Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.06.2015 tarihli ve 2013/424 Esas, 2015/179 Karar sayılı kararı ile sanığın;

a) Çocuğun cinsel istismarı suçundan, 6545 sayılı Kanun değişikliği lehe kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,

b) Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 109 uncu maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (f) bendi, beşinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık Müdafiinin Temyiz İstemi

Mağduredeki psikolojik rahatsızlığın isnat edilen olayla illiyet bağının bulunmadığına, bu rahatsızlığın ne zamandan beri devam ettiğinin araştırılması gerektiğine, mağdurenin ifadelerinin yaşından büyük öğretilmiş ifadeler olduğuna, tanıkların anlatımlarıyla çeliştiğine, sanığın herkesin görebileceği bir yerde böyle bir eylemi gerçekleştirmesinin mümkün olmadığına, mahallinde keşif yapılması gerektiğine, izah edilen sebeplerden dolayı Mahkeme kararının bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

1. Mahkemece; “Toplanan deliller, Adli Tıp raporu, beyanlar ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın 16/04/2013 tarihinde yolda yürümekte olan suç tarihi itibariyle 18 yaşından küçük olduğu anlaşılan mağdurenin yanına aracı ile giderek yağmuru bahane edip evine bırakabileceğini söyleyip aracına davet ettiği, araç içinde mağdureye onu sevdiğini söyleyip saçını okşadığı, elini tuttuğu ve öpmeye çalıştığı bu suretle cinsel istismarda bulunduğu anlaşılmış, yargılama aşamasında mağdurenin ruh sağlığı ile ilgili olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu 6 ncı İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapor içeriği ile bu eylemden dolayı mağdurenin ruh sağlığının kalıcı nitelikte bozulduğu tespit edilmiş, sanığın bu şekilde 15-18 yaş grubu içinde bulunan mağdure …’a yönelik eylemleri ile çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlediği sabit olduğu…” şeklindeki kabulüyle suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler de nazara alınarak yapılan Kanun karşılaştırmasına göre lehe olduğunu değerlendirdiği 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 103 üncü maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen çocuğun cinsel istismarı suçundan mahkumiyet kararı vermiştir.

2. Mahkeme, “…Sanık …, mağdure …’ı eve bırakma yönündeki beyanı ile hileye başvurmak suretiyle cinsel amaçlı arabasına alıp inmesine izin vermeyerek alıkoymuştur…” şeklindeki kabulüyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan mahkumiyet kararı vermiştir.

IV. GEREKÇE

A. Çocuğun Cinsel İstismarı Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

1. Tüm dosya kapsamından, sanığın olay günü aracına rızası ile binen on altı yaş içerisindeki mağdureye onu sevdiğini söyleyip saçını okşaması, elinden tutması ve öpmeye çalışması şeklindeki eyleminin kısa süreli, ani ve kesintili gerçekleşmesinden dolayı sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçunu oluşturduğu ve sanığın eylemi nedeniyle mağdurenin ruh sağlığının da bozulduğu gözetilerek 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” düzenlemesi gözetilerek lehe olan hükmün önceki ve sonraki kanunların ilgili maddeleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenmesi ve her iki kanunla ilgili uygulamanın denetime imkan verecek şekilde kararda gösterilmesi suretiyle değerlendirme yapılması gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması ve gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ‘16.04.2013’ yerine ‘2013’ şeklinde gösterilmesi, hukuka aykırı görülmüştür.

2. Mağdurenin çocuk izlem merkezinde (ÇİM), 16.12.2013 günlü duruşma ifadesinde ve duruşma savcısının sorusu üzerine verdiği cevaptan özü itibarıyla benzer olduğu anlaşılması karşısında, ifadeler arasında sonuca etkili olacak bir çelişkinin bulunmadığı gözetilerek Tebliğname’deki mağdurenin ‘…elimi tutmaya çalıştı, öpmeye çalıştı…’ şeklindeki duruşma ifadesine üstünlük tanınarak sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı suçuna teşebbüsten hüküm kurulması gerektiğinden bahisle bozma isteyen düşünce içeriğine iştirak edilmemiştir.

B. Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden

Mağdurenin ağabeyinin olaydan önce sanığın işlettiği markette çalışması nedeniyle sanık ile mağdurenin birbirlerini tanımaları ve tüm dosya kapsamı karşısında, sanığın, olay günü yağmurlu bir havada yolda yürüyen on beş yaşından büyük olan mağdureye onu evine bırakabileceğini söylemesi üzerine rızasıyla arabaya bindiği, sarkıntılık suretiyle çocuğun cinsel istismarı eylemi gerçekleştikten sonra arabadan inmek isteyen mağdurenin inmesine müsaade ettiği anlaşıldığından, somut olayda nitelikli yalan boyutuna ulaşan hile unsuru bulunmadığı gibi istismar eylemi sonrasında mağdurenin hürriyetini kısıtlayan başkaca bir eylem gerçekleştirilmediği gözetilerek unsurları itibarıyla oluşmayan suçtan beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması, hukuka aykırı görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.06.2015 tarihli ve 2013/424 Esas, 2015/179 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, çocuğun cinsel istismarı suçundan kurulan hüküm yönünden farklı gerekçeyle uygun, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hüküm yönünden ise Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2023 tarihinde karar verildi.