İftira Suçu, Şartları ve Cezası

İftira kelimesi aslı olmayan bir konuda çevreye yanlış bilgi yayma anlamına gelmektedir. İftira atan kişi karşısındakinin suçsuz olduğunu bildiği halde o kişiye suç isnat etmektedir. İftira atmak Türk Ceza Kanun’una göre hapis cezası ile cezalandırılması gereken bir suçtur. İftira suçu, toplumu oluşturan kişilerin adil yargılanma hakkının tesisini sağlar ve iftiraya uğrayan kişinin kişilik haklarını korumayı amaçlar.

İftiraya uğrayan kişi kanun tarafından korunmaktadır. Mağdur olduğu durumu yetkili makama iletmesi halinde kendisine iftira atan kişi veya kişiler hakkında ceza verilmesi bu koruyuculuğu açık şekilde göstermektedir. Tarihte her zaman suçsuz olan kimselerin haksız yere mahkum edildikleri görülmüştür. Adalet sistemi her zaman tamamen düzgün şekilde işlemeyebilir. Gerçek durum açığa çıktığında veya açığa çıkması için yetkili makamlara doğru bir başvuru yapılması gerekmektedir.

Bu yazımızda iftira suçunun şartları ve cezası hakkında merak edilen genel bilgileri vereceğiz.

İftira Suçu Nedir?

İftira suçu kısaca bir kimsenin masum olduğunu bildiği kişiye suç isnat etmesi olarak tanımlanabilir. İftira suçu Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, masum bir kimse hakkında yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunmak ya da basın ve yayın yoluyla soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi iftira suçuna sebebiyet vermektedir. İftira suçunu işleyen kişinin hapis cezası ile cezalandırılması gerekmektedir.

İftira suçunun cezası kanunda açıkça yazmaktadır. Buna göre:

Madde 267- “(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.

(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; hükmolunur.

(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)

(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.

(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.”

İftira suçunda temel ceza bir yıl ile dört yıl arasında belirlenmiştir ancak TCK m. 267 hükümlerince iftira atan kişiye verilecek ceza yarı oranında arttırılabilir hatta mağdura müebbet hapis verildiği durumda iftira atan kişinin yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezası alma ihtimali bulunmaktadır.

İftira suçu şikayete bağlı bir suç değildir. Müşteki şikayetten vazgeçse bile dava savcılık tarafından re’sen takip edilir.

CMK’nın 143/3 maddesine göre iftiraya uğrayan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde iftira konusunu oluşturan suç nedeniyle gözaltına alınma ve tutuklanma halinde bu kişiye bir tazminat ödenmişse devlet iftira eden kişiye ayrıca rücu eder.

Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması da iftira suçu hükümlerine göre cezalandırılacaktır. TCK 268. Maddesi:İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır.” şeklinde hüküm altına almıştır.

İftira Suçunun Şartları Nelerdir?

İftira suçunun meydana gelmesi için bazı şartlar aranmaktadır. İftira suçunun oluşması için mağdur tarafından işlenmediği bilenen hukuka aykırı bir fiilin mağdura isnat edilmesi yeterlidir. Bu fiil ceza veya idari yaptırım kararı verilebilir nitelikte olmalıdır. Yetkili bir makama ihbar veya şikayette bulunduktan sonra soruşturmaya başlandığı halde suç oluşacaktır.

İftira suçunu meydana getirebilecek idari yaptırım kararlarına örnek vermek gerekirse; ruhsat iptali, kademe ilerlemesinin durdurulması, her türlü idari para cezası, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca sürücü ehliyetinin geçici olarak geri alınması, sağlık ve ekonomiye zararlı olabilecek maddelerin satışının durdurulması, Türk vatandaşlığının Bakanlar Kurulu kararı ile kaybettirilmesi, park yasağına uymayan sürücülerin araçlarının çektirilmesini, “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları” tarafından üyelerine uygulanan “uyarma, kınama, mesleğin icrasından geçici olarak yasaklama, meslekten çıkarma işlemleri, ruhsatsız inşaatın durdurularak mühürlenmesi ile yıkılması ve daha bir çok durum sayılabilir. İdari yaptırımın verilmesine neden olan ihbar veya şikayetin nasıl yapıldığı önemli değildir. CİMER üzerinden yapılmış bir şikayet bile olsa adli veya idari soruşturmaya başlandığı takdirde iftira atma amacı taşıyan bir başvuru olduğu anlaşılıyorsa şikayet edilebilir. Savcılık iftira suçunun şartlarının oluştuğunu tespit ettiğinde iftirayı uyduran hakkında ceza davası açacaktır.

Mağdura isnat edilen suçun Türk Ceza Kanunu’nda veya diğer ceza içeren özel kanunlarda düzenlenmiş olması yahut ihmali davranışla, kasten ya da taksirle işlenmiş bir suç olması önemli değildir. Mağdura isnat edilen fiilin suçlama yapıldığı anda cezalandırılabilir bir fiil olması yeterlidir. Suçlamaya konu fiil bakımından hukuka uygunluk nedenleri uygulanabiliyorsa ve bu sebep de belirtilmişse, bu kapsamda işlenen fiil (suç olarak nitelendirilse bile) hukuka uygun bir fiil olması nedeniyle iftira suçundan söz edilemez.

Özetle iftira suçunun oluşması için şunlar gerekli ve yeterlidir:

  • İşlenmediğini bildiği halde hukuka aykırı bir fiil isnat etmek,
  • Fiilin maddi eser ve delillerinin uydurmak,
  • Yetkili makamları ihbar ve şikayet ile haberdar etmek,
  • Bir kimse hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamayı amaçlayarak hareket etmek.

İftira Suçunda Cezayı Arttıran Nitelikli Haller

İftira suçunda cezanın ağırlaşmasını sağlayan nitelikli haller TCK m. 267’de ayrıca belirtilmiştir. Buna göre;

– Fiilin maddi eser ve delillerinin uydurmak yani iftira atmak için delil uydurmak. (M.267/2) (Ceza yarı oranında arttırılır.)

– Beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdura, iftira nedeniyle gözaltına alınma veya tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanması. (M. 267/3) (Ceza yarı oranında arttırılır.)

– Beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun iftira nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması. (M.267/4) (İftira atan kişiye ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ceza verilir.)

– İftira nedeniyle mağdurun müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması. (M.267/5) (İftirada bulunana yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezası verilir.)

– İftira nedeniyle mağdurun cezalandırılması halinde hapis cezasının infazına başlanması. (M.267/6) (Ceza yarı oranında arttırılır.)

Namusa İftira Atma ve Cinsel İftira Suçu

İftira suçu bir kişinin namusuna yönelik gerçeğe aykırı beyanda bulunmak suretiyle gerçekleşebilir. Suçsuz yere iftiraya uğramaktan daha ağır bir durum olan namusa iftira halinde süreç daha titiz şekilde incelenmelidir. Türk Ceza Kanunu namusa iftira halinde ayrıca bir ceza belirlememiştir ancak namusa iftira atan kişi duruma göre iftira suçu hükümleriyle veya hakaret suçu hükümleriyle cezalandırılabilir. Buradaki suç belirlemesini olaya göre savcılık yapacaktır.

Namusa iftira suçu zamanda cinsel iftira atma olarak da ifade edilmektedir. Namus ve cinsel bakımdan iftiraya uğrayan kişi, ceza avukatından bilgi alarak savcılığa suç duyurusunda bulunmalıdır. Soruşturma sürecinde deliller doğru şekilde toplandığı takdirde suç işlendiği şüphesi varsa dava açılacaktır.

İftira Suçunda Adli Para Cezasına Çevirme, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Erteleme

Adli para cezası, bir suçun cezası olarak mahkemece belirlenen gün sayısı kadar hesaplanan bir meblağın sanık tarafından Devlet Hazinesine ödenmesini gerektiren bir ceza yaptırımıdır. Hapis cezasının para cezasına çevrilmesi, mahkeme tarafından sanığa ait bazı durumlar dikkate alınarak verilir. Hapis cezası adli para cezasına çevrilirken sanığın kişiliği, sosyal ve ekonomik durumu, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlık ve suçun işlenmesindeki özellikler mahkeme tarafından tek tek değerlendirilir. İftira suçunda şartlar sağlanırsa hakim hapis cezasını adli para cezasına çevirebilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında verilen iki yıl ve altındaki hapis cezasının beş yıl süreyle hüküm doğurmayacağını ve beş yılın sonunda kasten başka bir suç işlenmediğinde dosyanın düşmesine neden olan bir haktır. İftira suçunda şartları sağlandığında hakim iki yıldan az bir hapis cezasına hükmettiyse sonuç olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verecektir.

Cezanın ertelenmesi mahkeme tarafından belirlenen hapis cezasının cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesidir. Hükmedilen hapis cezası iki yıl ve altındaysa ve sanık hakkında mahkemede tekrar suç işlemeyeceğine dair bir kanaat oluşursa cezanın ertelenmesine karar verilebilir. Cezanın ertelenmesi halinde adli sicilde (sabıka kaydı) gözükecek şekilde infaz edilmiş gibi kaydedilir. İftira suçunda koşulların varlığı halinde cezanın ertelenmesine karar verilebilir.

İftira Suçunda Etkin Pişmanlık ve Ceza İndirimi

Etkin pişmanlık, iftiradan dönme suretiyle gerçekleşebilir. Türk Ceza Kanunun 269. Maddesinde iftira suçu hakkında etkin pişmanlık hüküm altına alınmıştır. İftira suçunda etkin pişmanlık indiriminden faydalanmak isteyen kişi suçsuz yere iftira attığı kişinin aslında böyle bir fiil işlemediğini adli makama bildirir. Etkin pişmanlık indirimi iftiradan dönme zamanına göre değişiklik göstermektedir. İftira suçuna dair etkin pişmanlık hükümleri ayrıca düzenlenmiştir. Buna göre;

Madde 269“(1) İftira edenin, mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir.

(2) Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.

(3) Etkin pişmanlığın;

  1. a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi,
  2. b) Mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı,
  3. c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri, indirilebilir.

(4) İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla;

  1. a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı,
  2. b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri, indirilebilir.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/31 md.) Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir.”

İftira Suçu Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat

Suçsuz yere iftiraya maruz kaldığı anlaşılan kişi kendisine iftira atana karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilir. İftira neticesinde mağdur büyük bir maddi kayba uğramış olabilir. Uğradığı maddi zarara göre mahkeme bir tazminata hükmedebilir. İftira eylemi neticesinde mağdurun sıkıntılı bir süreç geçirdiği tartışmasızdır. Kimi zaman adli kimi zaman ise idari soruşturma süreçlerinden geçebilecek iftira neticesinde ceza alması da söz konusu olabilecektir. İftiraya maruz kalan kişinin manevi bir üzüntü yaşadığı ve süreç boyunca ruhsal olarak yıprandığı açıktır. Manevi tazminat davası açarak karşı tarafın haksız fiilin karşılığında bir bedele hükmedilmesi istenebilir.

İftira suçuna uğramak nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası asliye hukuk mahkemesinde açılmaktadır.

İftira Suçu Görevli Mahkeme

On yıl veya daha az hapis cezası gerektiren dava ve işlere asliye ceza mahkemesi bakmakla görevlidir. İftira suçunda cezanın on yıldan az belirlendiği durumlarda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir. İstisnai olarak (20-30 yıl ceza verilmesi hali) ağır ceza mahkemesinde de görevli mahkeme olarak dava açılabilir.

İftira Suçu Yargıtay Kararları

“Sanığın suç tarihinde aracının park ettiği yerden çalındığını iddia ederek Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunması şeklinde gelişen eyleminde, dinlenen tanık beyanlarına göre aracını sattığını ancak parasını alamadığını ve vergi borcu nedeniyle de devrini gerçekleştiremediğinin anlaşılması karşısında, hırsızlık suçundan şikayet edilen şahsın belirlenebilir olması nedeniyle sanığın yetkili makamlara şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını sağlamak amacıyla hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi karşısında; sanığın TCK’nın 267. maddesinde düzenlenen iftira suçundan mahkumiyeti yerine suç vasfında hataya düşülerek suç uydurma suçundan hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Karar Tarihi: 26.05.2021, E. 2019/10909; K. 2021/14962

“Sanık suç tarihinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan mağdur …. hakkında BİMER aracılığıyla yapmış olduğu şikayetle ilgili Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 05.11.2013 tarihli yazısına göre, yapılan inceleme neticesinde şikayetin işleme konulmamasına karar verildiği, 2802 sayılı Kanun’un 76/3. maddesine göre, sadece disiplin cezasını gerektirecek mahiyette olan ihbar ve şikayetin kötü niyetle yapıldığı veya delillerin uydurulduğu anlaşılan hallerde, ilgililerin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 267. maddesi uyarınca yargılanabilmelerinin Bakanlığın iznine tabi tutulduğu, mağdur hakkında öne sürülen hususların sübut bulması halinde ise ceza kovuşturmasını gerektirecek mahiyette bulunduğundan izne tabi isnatlardan olmadığı, bu hususta genel hükümler uyarınca yapılan yargılamanın Yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir” Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Karar Tarihi: 14.12.2020,  Esas No: 2020/4627, Karar No: 2020/19337

“Sanıkların belgelerin üzerine sahte imza atılmadığını ya da boş belge üzerinde açığa atılan imzanın üzerine sonradan metin eklenmediğini, dolayısıyla sahteliğini iddia ettikleri her iki belgenin aslında gerçek olduğunu bildikleri hâlde ve buna rağmen, katılanların açtıkları hukuk davasını etkisiz kılmak ve katılanlar hakkında soruşturma başlatılmasını sağlamak amacıyla şikâyetçi oldukları, böylelikle, sanıkların katılanlara yönelik yaptıkları, maddi olgu ve vakıalara dayanmayan isnatlarından ibaret başvurunun Anayasal şikâyet hakkının kullanılması kapsamında da olmadığı anlaşıldığından; sanıklara atılı iftira suçunun sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.” Yargıtay CGK., Karar Tarihi:16.5.2019, 2018/4-60 E., 2019/431 K.

“Sanığın, katılana yönelik isnatlarının maddi olgu ve vakıalara dayanmadığı, dolayısıyla, katılanın işlemediğini bildiği halde ve katılan hakkında idari yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla, ceza talimatında belirtilen ve disiplin ihlali niteliğinde olan hukuka aykırı fiilleri katılana isnat etmek suretiyle yaptığı başvurunun, sporcunun disipline aykırı davranışlarını bildirme yetkisi kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından, sanığa atılı iftira suçunun unsurlarının oluştuğunun kabulü gerekmektedir.” Yargıtay Ceza Genel Kurulu; T. 27.6.2019, 2015/9-592 E., 2019/512 K.

“Sanığın savunmasında; olay günü yeğeni olan katılan ….’nin kendisinden cep telefonunu istediğini, cep telefonunun vermesi üzerine yaklaşık 1 saat cep telefonunun katılan Ali’de kaldığını, bu nedenle mesajların katılan tarafından gönderilmiş olabileceğine dair beyanda bulunduğu, katılan ….’nin de sanıkla köy kahvehanesinde oturdukları sırada sanığın katılan … ile cep telefonundan mesajlaştıklarını belirttiğine dair anlatımı, mesajların da yaklaşık 1 saatlik zaman diliminde gerçekleşmesi karşısında; sanığın eyleminin savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla sanığın iftira kastıyla hareket ettiğinin açıkça belirlenememesi nedeniyle unsurları itibariyle oluşmayan atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi..” Yargıtay 8. C.D; T. 24.03.2021, E. 2019/16814, K. 2021/4564

“Sanığın, katılan hakkında idari yaptırım yapılması amacıyla katılanın kullandığı tıra 10 ton fazla yükleme yapıldığından bahisle asılsız ihbarda bulunduğu şeklinde gerçekleşen olayda, sübut bulan eyleminden TCK’nın 267/1. maddesi gereğince cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir..” Yargıtay 8. Ceza Dairesi. 08.12.2020 T., E. 2019/15499, K. 2020/19193

“…sanığın belirli bir kimseyi hedefe koymamış olması birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda iftira suçunun oluşmayacağı, sanığın, şikâyetçiye rızasıyla verdiği çekin çalındığı iddiasıyla herhangi bir kişiyi hedef göstermeksizin yetkili makamlara başvurmaktan ibaret eyleminin suç uydurma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.” Yargıtay CGK, T. 03.04.2018, E. 2014/9-839, K. 2018/146

“İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği, somut olayda; sanığın şikayeti üzerine aldırılan adli raporda darp izlerinin belirlendiği ve müştekinin de sanığı tartaklayıp, ıslattığını kabul etmesi dikkate alındığında maddi vakalara dayanan sanığın şikayeti ve beyanlarının suç işlemediğini bildiği kimselere suç atmak niteliğinde olmayıp Anayasa’nın 74. Maddesinde düzenlenen anayasal şikayet ve dilekçe verme hakkı kapsamında kaldığı anlaşılmakla yasal unsurları itibariyle oluşmayan iftira suçundan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi…” Yargıtay 8. C.D., T. 08.06.2021, E. 2020/10541, K. 2021/15634

“Somut olayda olay günü suça sürüklenen çocuk … ‘nın katılan …’ı silah olarak nitelendirilen bıçakla basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralamasından dolayı kendisi hakkında yürütülen soruşturma sırasında 04.08.2014 tarihinde ….. Cumhuriyet Başsavcılığında alınan savunmasında; katılan …‘ın kendisine tekme attığını, diğer katılan … ‘un ise levye ile vurmaya çalıştığını beyan etmesi şeklindeki eyleminin savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ayrıca suça sürüklenen çocuğun özel iftira kastıyla hareket ettiğinin açıkça belirlenememesi nedeniyle, unsurları itibariyle oluşmayan atılı iftira suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi..” Yargıtay 8. C.D., T. 07.09.2020, E. 11986, K. 2020/15147