Muvazaa Nedir?

Muvazaa nedir kelime anlamı olarak  danışıklılık ya da irade ile beyan arasında isteyerek  yaratılan uyumsuzluk olarak tanımlanmaktadır.

Muvazaalı işlem hukuki işlemi yapan taraflarca üçüncü kişileri yanıltmak niyetiyle görünüşte yaptıkları hukuki işlemin sonuç çıkarmaması veya görünüşte yapılan hukuki işlemin gizlenmiş başka bir hukuki işlemin sonuçlarını ortaya çıkarmasını sağlayan işlemlerdir.

Muvazaa, tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla aralarında gerçek iradelerine uymayan, görünüşte geçerli olmasına rağmen, kendi aralarında hüküm ifade  etmeyen bir sözleşme yapma konusunda anlaşmaları olarak da tanımlanabilir.

Muvaza ile yapılan işlem ile ilgili sonuç doğmaması noktasında taraflar arasında bir anlaşma bulunmaktadır.Kısaca muvazaada gerekli olan kriterler şu şekildedir:

a-Tarafların iç iradeleri ile beyanları arasında bilerek yaratılan uygunsuzluk.

b-Üçüncü kişileri aldatma niyeti

c-Tarafların muvazaa konusunda anlaşmaları

Muvazaada tarafların asıl amacı görünürde yapılan hukuki işlemin sonuçlarını doğurmamasını sağlamak ve bu şekilde üçüncü kişilerin aldatılmasıdır. Yargı içtihatlarında muvazaanın tanımı şu şekilde yapılmıştır: “bir sözleşmenin taraflarının, üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek durumu gizleyerek, gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarına muvazaa; bu şekilde yapılan işlemlere de muvazaalı işlemler adı verilir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/19-841 E.- 2012/144 K. Sayılı Karar)

Muvazaa Türleri Nelerdir?

Muvazaa genel olarak tarafların aralarında yapmak istedikleri anlaşmanın gerçekten yapılıp yapılmadığına göre mutlak veya nisbi muvaaza olarak iki şekilde ortaya çıkmaktadır.

  • Mutlak Muvazaa

Mutlak muvazaada taraflar herhangi bir hukuki işlem yapmayı istemezler. Ancak yapmak istemedikleri hukuki işlemle ilgili üçüncü kişileri aldatmak amacıyla irade açıklamasında bulunurlar. Bu sebeple adi muvazaada gizli işlem söz konusu değildir. Örneğin; eşlerden birinin babasından bağlanan maaşını almaya devam etmesi için eşinden boşanıp yine de beraber yaşamaya devam etmesi mutlak muvazaadır. Yine alacaklılardan mal kaçırmak için kişinin arabasını arkadaşının üzerine satış yoluyla devretmesi mutlak muvazaaya örnek olarak gösterilebilir.

  • Nispi Muvazaa

Nispi muvazaada ise taraflar arasında iki adet anlaşma vardır. Bu sözleşmeler biri görünüşteki sözleşme diğeri ise tarafların asıl iradelerini yansıtan gizli sözleşmedir. Yani nispi muvazaada tarafların aralarında yaptığı gizli sözleşmeyi dış dünyadan saklamak amacıyla ve gerçek iradelerine uymayan başka bir hukuki işlemle gizleme durumu olarak tanımlanmaktadır.

Örneğin; Babanın çocuklarından birinin öldükten sonra mirasından daha az pay almasını istediği için diğer çocuğuna taşınmaz malını tapuda satış olarak göstermesi ancak gerçekte bu malın değerini almamış olmaması yani aslında bu işlemde aralarındaki iradenin bağışlama olduğu kabul edilir. Gerçek irade bedelsiz şekilde yani bağış yapmak olmasına rağmen irade beyanları sanki satış sözleşmesi gibi resmi kayıtlara geçmektedir. Görünüşteki işlem tarafların gerçek iradelerini yansıtmaz ancak üçüncü kişileri aldatmaya yöneliktir.

Muvazaalı İşlem Nasıl Tespit Edilir? Hukuki Sonuçları Nelerdir?

Hukukumuzda muvazaalı işlemlerin hüküm ve sonuçlarını içeren ayrıntılı düzenlenmeler bulunmamaktadır. Bu nedenle genel bir düzenleme olan Türk Borçlar Kanunu 19. maddesinden hareketle muvazaalı işlemlerin tarafların gerçek iradelerini yansıtmadığı için bu sözleşmelerin geçersiz kabul edileceği ve dış dünyada hüküm ve sonuç doğurmayacağı kabul edilir. Bu nedenle muvazaalı sözleşmeler dış dünyada herhangi bir hukuki sonuç meydana getirmeyeceği için muvazaaya dayanan sözleşmeler sonucu ortaya çıkan sonuç da geçersizdir.  Nispi muvazaa durumunda ise yapılan gizli işlem kanunda aranan şekil şartlarına uyuyorsa tarafların gerçek iradesini yansıttığı için geçerli olduğu durumlar ortaya çıkabilmektedir.

Muvazaalı işlemin tespiti ise genelde dava yolu ile olmaktadır. Dava sürecinde de muvazaa iddiasında bulunan kişi bu iddiasını tanık beyanları, yazılı deliller, taraflar arasındaki yazılı yazışmalar, sözleşmeler vb. gibi deliller kullanılarak ispatlanmaya çalışır. Ancak muvazaa işleminin tarafları bu durumu ispatlamak isterse yalnızca yazılı delillere başvurabilirken üçüncü kişilerin iddiası her türlü delille ispatlanabilmektedir.

Uygulamada muvazaanın sıklıkla karşılaşıldığı alanlar mirasta muvazaa, boşanmada muvazaa, alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olarak kurulması ve ticari muvazaadır. Miras muvazaasında ise en çok karşılaşılan dava türleri tenkis ve mirasta denkleştirme davaları ile muris muvazaası nedeniyle tapu iptal ve tescil davalarıdır.

Tavsiye Yazı: Darp Raporu Nedir

Muvazaalı Satış Nedir?

Muvazaalı satış, üçüncü kişileri aldatmak, onları zarara uğratmak, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla görünürde bir satış işlemi yapılmasıdır. Uygulamada muvazaalı satış işleminin en sık örneği miras bırakanın bazı mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yapılması şeklindedir. Miras bırakanın ölümü sonrasında miras hakkı zarar gören mirasçılar bu satış işleminin iptali için dava açabilmektedirler. Muvazaalı satışın tespiti mahkeme aşamasında tanıkların beyanları önemlidir. Tanıkların beyanları, tarafların gerçek niyetini belirlemek için önemli bir delildir. Ayrıca tapuda yapılan bu satış işleminin güncel piyasa değerinin altında gösterilmesi, sembolik rakamlar bulunması bu satışın gerçek bir satış işlemi olmadığını kanıtlamak için güçlü emarelerdir.

Muvazaa İddiasında Bulunulamayacak Durumlar

1-Miras Bırakanın Denkleştirme Amacıyla Yaptığı Satışlar

Miras bırakan sağlığında mallarını mirasçıları arasında, makul ölçüler içerisinde, dengeli bir biçimde paylaştırmışsa, artık mirasçıdan mal kaçırmak, onları aldatmak kastı ve iradesi bulunmadığından, muris muvazaasından söz etmek mümkün değildir. Uygulamada “denkleştirme” olarak da tanımlanan bu paylaştırmanın kabulü için, miras bırakanın tüm mirasçılar arasında paylaştırma yapması, paylaştırmada tam bir eşitlik olmasa dahi makul ve hoşgörü ile karşılanabilecek bir denge kurması gerekir.

Miras bırakan sadece mirasçılardan birine veya birkaçına pay vermişse veya paylaştırmada makul ve hoşgörü sınırlarını aşan bir dengesizlik bulunuyorsa, paylaştırma değil mirasçıdan mal kaçırma amacı üstün tutulmuş sayılacağından muvazaa söz konusu olacaktır.

Muris tüm mirasçıları kapsar nitelikte bir paylaştırma yapmışsa; artık murisin mirasçılardan mal kaçırma kastının değil denkleştirmeyi sağlamaya amacının olduğu söylenebilir. Ancak burada denkleştirmenin var olup olmadığının anlaşılabilmesi içim tüm mirasçılara verilen mal ve kıymetlerin; tanık dinletmek, ilgili mercilerden bilgi ve belge istemek, tüm taraf delillerini toplamak, uzman bilirkişi aracığı ile her bir mirasçıya verilen mal ve değerleri birbirleri ile kıyaslanması gereklidir.

2-Mehir Sözleşmesi

Mehir kocanın nikah anında ya da evliliğin devamında bazen de sona ermesi halinde kadına belirli bir mal, para veya ekonomik değeri olan bir şeyi armağan etmesidir. Mehir sözleşmesi nedeniyle eşe yapılan kazandırmalar muvazaa nedeniyle iptal edilmez. Taşınmazın bedelsiz devredilmesine konu işlem tapuda satış olarak gösterilse bile mehir amacıyla verildiyse hukuken geçerli olmaktadır.

3-Minnet Duygusu Nedeniyle Yapılan Devirler

Muris yaşadığı zamanlarda bakıma muhtaç durumdaysa ve mal kaçırma amacı olmaksızın taşınmazını kendisinin bakımını üstlenen evladına devretmesi halinde muvazaa nedeniyle işlemin iptali söz konusu olmaz. Bu devir ölünceye kadar bakma sözleşmesiyle olabileceği gibi tapuda satış yoluyla da olabilir. Burada bedel konusunda muvazaa iddiası dinlenmeyecektir çünkü ivazlı bir işlem mevcuttur. Hasta ve muhtaç durumda olan babaya bakılması karşılığında çocuğa devir yapılmıştır. Özetle muris taşınmazını mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla değil, gerçek bakılıp gözetilmesi amacıyla temlik etmişse, işlemin muvazaa nedeniyle iptali istenemez.

Muvazaalı İşlemin İptali İçin Dava Nasıl Açılır? Davayı Kimler Açabilir?

Muvazaalı işlemin iptali için açılacak davalarda zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabii olmadan dava her zaman açılabilmektedir. Yargı uygulamaları da bu yöndedir. “Muvazaalı sözleşmelerde muvazaanın tespiti veya iptali için açılacak davalarda muvazaanın varlığının ileri sürülmesi bir süreye bağlı değildir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2011/14 E- 2011/189 K.)

Muvazaa davalarında, davacı tarafından muvazaanın geçersizliğini ispatlanmaya çalışılır. Davacı bu iddiasını her türlü delille ispatlayabilmektedir. Muvazaayı ispat yükü Türk Medeni Kanunu Madde 6 hükmü gereği davayı açan taraf üzerindedir. Muvazaa işleminden zarar gören herkes davacı olarak davacı olabilir. Muvazaalı işlemden dolayı zarar gören herkes ve görünürdeki işleme taraf olan kişiler ya da görünürdeki işlemden etkilenen üçüncü kişiler tarafından da muvazaa davası açılabilir.

Muvazaa Davası Hangi Mahkemede Açılır ve Hukuki Süreç

Muvazaa davalarının neredeyse tamamında genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi görevlidir. Ancak yukarıda bahsedildiği üzere dava konularına göre görevli mahkemeler nadiren de olsa değişiklik göstermektedir. İş Mahkemesi, Aile Mahkemesi, Asliye Ticaret Mahkemesi de zaman zaman görevli mahkeme olabilmektedir.

Muvazaa ile ilgili mahkemelerde en çok karşılaşılan dava muris muvazaası nedeniyle tapu iptali davasıdır. Muris muvazaası mirasçıların mirastan alacağı malları azaltmak, diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla yapılmaktadır. Murisin gerçekte hiçbir karşılık almadan yaptığı kazandırmaları tapuda satış ya da ölünceye kadar bakma sözleşmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Muris muvazaası nedeniyle açılacak olan tapu iptal ve tescil davalarında taşınmazın bulunduğu yerdeki asliye hukuk mahkemeleri görevli olmaktadır. Alt işverenlik ilişkisindeki muvazaa durumunda ise görevli mahkeme iş mahkemeleridir. Eşler arasındaki boşanma sonrası mal paylaşımı davalarındaki muvazaalı olarak mal devrinde ise aile mahkemeleri görevli olmaktadır. Şirketlerin vergi yükümlülüklerinden kaçmak için yapmış olduğu muvazaalı işlemlerde de asliye ticaret mahkemeleri görevli olmaktadır.

Muvazaa davası açıldıktan sonra mahkeme bu iddianın gerçekliğini araştırmak için taraflarca getirilen delilleri değerlendirmekte, taraflarca sunulan tanık beyanları ve muvazaa bir satışa işlemine dayanıyorsa satış ve devir işlemine ait detayları tapudan araştırmaktadır. Yerel mahkeme muvazaa yani aldatma kastının bulunup bulunmadığını da bu davalarda ayrıntılı olarak değerlendirmektedir.

Mahkeme aynı zamanda ileri sürülen muvazaa iddiası ile ilgili olarak muvazaalı satış yapan tarafın mali gücüyle satış bedelinin ve mal varlığının orantılı olup olmadığını araştırır. Davacı tarafından muvazaa iddiası somut deliller ile kanıtlanırsa muvazaa durumu geçersiz sayılır ve yapılan hukuki işlem ortadan kalkar. Bu şekilde dava yoluyla davacıların hukuki menfaatleri hukuki olarak korunmuş olmaktadır.  Ancak bu davalarda niteliği gereği yargılamanın titizlikle yapılması gerektiği için davanın süreci uzayabilmektedir. Bu davalarda üst mahkemeye gitme süreçleri de dikkate alındığında 4 ila 6 yıl sürebilmektedir.

Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptali Davasında İspat

Yapılan işlemin muvazaalı olduğuna dair ispat davacıya, yani mirasçı olan kişiye aittir. Mirasçı taşınmaz devri işleminin muvazaalı olarak yapıldığını her türlü delil ile ispat etme hakkına sahiptir. Örneğin; arsa veya ev devrinin tapuda satış olarak gösterilmesi ancak ortada gerçek bir para alışverişinin olmaması ispat olarak yeterlidir. Tabii ki bu ispat araçları her somut olaya göre değişecektir.

Muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasında yapılan işlemin muvazaalı olduğuna dair değerlendirme yaparken Yargıtay tarafından da kullanılan bazı kriterler dikkate alınır:

  • Dava bölgesindeki yörenin örf ve adetleri,
  • Toplumsal yönelimler,
  • Murisin yaptığı sözleşme de gerekçeli ve anlaşılır bir sebebin varlığı (örneğin, kazandırmanın denkleştirme amacıyla yapılması)
  • Murisin ona bakan kişiye duyduğu minnet duygusu,
  • Taşınmaza ait satış bedeli ile muadil taşınmazların değeri arasındaki fark,
  • Murisin satış dönemindeki geliri,
  • Murisin taşınmazı satmaya ilişkin ihtiyacın varlığı,
  • Davalının alım gücü vb.  satışların gerçek olup olmadığı..
  • Miras bırakanın ölümünden çok kısa bir zaman önce yaptığı devirler ve işlemler
  • Yaşlı ve hasta kimselerin yakınlarının baskısına karşı koyamaması
  • İkinci eş veya son eş faktörü
  • Mali yönden zayıf mirasçının güçlendirilme arzusu vs.

Yerleşik Yargıtay kararlarında da yukarıda yer alan kriterler, işlemin muvazaalı olup olmadığına yani murisin asıl iradesine bakılması noktasında önem taşır. Mahkeme tarafından bu kriterler baz alınarak yapılan işlem muvazaalı ise mahkeme, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali kararı verebilir.

Bu davada tapu iptaline karar verilmesi halinde, yapılan haksız devir iptal edilir. İptalden sonra taşınmaz tekrar terekeye döner ve miras paylaşımına konu edilir. Eğer taşınmaz, üçüncü kişilere devredilmişse bu durumda iyiniyet-kötüniyet değerlendirmesi yapılır ve taşınmazın terekeye katılması değil, bir alacak hakkının terekeye katılması söz konusu olur. Detaylı bilgi için avukata sorabilirsiniz.